FARK YARATMAK NEDEN BU KADAR ZOR?


Sir Ken Robinson
“Şayet yanlış yapmayı göze alamıyorsak hiçbir zaman yeni bir şey denemeyi de göze alamayız”
SAPTAMA
İş dünyası (genellikle) birbiri gibi düşünen, birbiri gibi görünen, birbiri gibi davranan, dolayısıyla birbiri gibi yönetilebilen bir işgücü dokusuna sahiptir. Aynı alanlarda birbirine kıyasla daha derin bilgi ve beceriye sahip olan bireyler de hiyerarşik yapıyı oluştururlar.
İş hayatıyla ilgili, çalışlanlar arasında kabul gören görüşler ve düşünme algoritmaları da BENZER dir “İş hayatı özel hayatımızda sürdürmek istediğimiz yaşam kalitesini satın alacak kaynakları sağlamak içindir”
Yalnızca çok küçük bir kitle (kimi doktorlar, veterinerler, öğretmenler, yazarlar vb) tutkulu oldukları alanda ve en iyi becerilerini kullanarak sürdürürler iş yaşamlarını.
PROBLEM
FARK YARATMAK için farklılaşmamız gerektiğini fark ettiğimizde de bu kez “Sosyal Uyum”, yani herkes gibi olmak içgüdümüz çıkar karşımıza.
Sürüden ayrılmak, dışlanmak istemeyiz. En sıcak sosyal bağlar için guruptaki herkes gibi olmak en iyisidir.
SONUÇ
Kendimize herkes kadar yatırım yapıp, herkesin bildiği yabancı dili biliyor olmakla yetinip, herkes gibi düşünüp, herkes gibi davranıp sonra da tutup herkesten daha iyi yaşamayı beklemek aşırı iyimserlik olacaktır.
ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Aşağıdaki birkaç öneri, farklılaşmak için momentum kazanmak adına ilham verici olabilir.
1- Sürüden ayrılmak kimi zaman sadece farklı olmayı değil hayatta kalmayı da sağlayabilir

CONFORMİTY - SÜRÜ PSİKOLOJİSİ
Uyma Davranışı, sosyal davranışlar arasında düzenliliği yaratan, sosyal etki sonucu ortaya çıkmaktadır. Toplumsal uyumun sosyal psikolojideki belirli şekline uyma davranışı denir. Sosyal kurallara uyum sağlamak ile uyma davranışı arasında bir fark yok gibi görünse de bunlar davranışlarımızın oluşum dinamikleri açısından farklı şekilde ele alınmaktadır. Uyma davranışı bir bireyin. davranış ve görüşlerini gerçek veya hayali baskı aracılığıyla değiştirmesi ve baskı yönüne doğru uyum göstermesi biçiminde tanımlanmaktadır. Uyma davranışının derecesi baskının gücüne bağlı olarak artar veya azalır Kişinin, uyma davranışının üzerindeki grup baskısı kalktığında uyma davranışını devam ettirmesi gruptan etkilenme derecesini belirler. Bazen kişi grupla beraberken grupla aynı fikirde olmamasına rağmen uyma davranışı gösterebilir. Ama yalnız kaldığında uyma davranışını devam ettiremezConformity Video
2- Neyi bilmediğimizi bilmek, yeni şeyler öğrenmek ve farklılaşmak için kritik önceliklerden biri

Dunning ve Kruger’in yaptığı araştırmada (1999) bir konu hakkında bilgi sahibi olmayan insanların bilgili olmadıkları konu hakkında kendilerini üstün gördükleri, diğer yandan ise bir konu hakkında bilgili olan insanların kendilerini oldukları seviyeden daha aşağıda gördükleri ortaya çıkarılmıştır.
Bilgisiz insanların gelecek ile ilgili öngörülerinin de yanlış analiz kabiliyetleri yüzünden zayıf olduğunu ve bunu anlayabilecek kapasiteye bile sahip olmadıklarını ortaya çıkaran araştırma, bilgili, sınırlarının farkında olan insanların ise geleceği yönelik doğru yargılama yapabildiğini iddia etmiştir. Kısaca araştırmada cehaletin, yani bilgisizliğin özgüveni bilgiden daha çok arttırdığı ortaya koyulmuştur.
İnsanların kendi yeteneklerini değerlendirme konusunda kusurlu olmalarının "meta-cognition" yetisinin yokluğu ile açıklanabileceğini, keza “ortalama-üstü etkisi” denilen bir etkinin bu olumsuz durumda rol oynayabileceğini düşünen yazarlar; yetenek, meta-cognition ve şişirilmiş öz-değerlendirme ilişkisi bağlamında dört adet tahminde bulunmuşlar (hipotez geliştirmişler) ve bu tahminleri analitik yöntemlerle teste tâbi tutmuşlardır.Bu hipotezler şöyledir:
1) Daha yetenekli arkadaşlarıyla karşılaştırıldığında görece daha az yetkin olan bireyler, nesnel ölçütler dâhilinde kendi beceri ve performanslarını olduğundan çok daha yüksek tahmin etmektedirler.
2) Daha az yetkin olan bireyler, meta-kognitif becerilerin yokluğundan da muzdariplerdir; öyle ki, bir yeteneği gördüklerinde, onu anlama konusunda daha yetkin arkadaşlarına nispetle daha az mahirdirler.
3) Daha az yetkin olan bireyler, sosyal mukayese bilgisi aracılığıyla kendi performanslarının gerçek seviyesini anlama konusunda daha yetkin arkadaşlarına göre daha az başarılıdırlar.
4) Daha az yetkin olan bireyler yine de kendi eksikliklerini anlayabilirler; ama bu -paradoksal biçimde- ancak onların daha yetkin hâle getirilmeleri ve meta-kognitif becerilerinin geliştirilmesiyle mümkündür.
3- YENİ SORUMLULUK ALMAK FARKLILAŞMAK ANLAMINA GELMEYEBİLİR– PETER İLKESİ
Çoğu profesyonel yükselme arzusu, sürekli daha yüksek maaş alma isteği, güç ve saygınlık ihtiyacını tatmin etmek için aslında altından kalabileceğinden daha ağır sorumluluklar altına girebilir.
PETER İLKESİ
Dr.Laurance J.Peter ve Raymond Hull (1968. ISBN 978-0061699061) Kaynak; İsmail Kavurmacı (kavurmaci.net)Dr.Laurance J.Peter ve Raymond Hull tarafından tarafından yazılan Peter İlkesi adlı kitap 1968 yılında Amerika’da yayınlandıktan sonra satış patlaması yaşanmış, kitabın gördüğü ilgiden dolayı aynı yazarlar tarafından yazılan Peter’in Reçeteleri ve Peter’in Görüşleri isimleri ile yayınlanan diğer kitaplar ilk kitapta olduğu kadar yeteri ilgiyi görmemiştir. Her üç kitapta 1984 yılında Türkçe’ye çevrilmiş, ikinci baskıları sonrası raflardan kalkmıştır.Meraklı okuyucular belki hala kitapçıların raflarında kalmış eski baskılarını bulabileceklerdir.

Yazarlar "Peter İlkesini" şöyle tanımlamışlardır.
Hiyerarşik bir organizasyonda yer alan her birey kendi yeteneksizlik düzeyine doğru yükselme eğilimindedir.
İlkeye göre;
Yeterince süre olduğu ve yeterince hiyerarşik basamak bulunduğu sürece her görevli kendi yeteneksizlik düzeyine ulaşır ve orada kalır. Dolayısı ile her pozisyon onu gerçekleştiren yeteneksiz insanlar ile doldurulma eğilimindedir.
Doğaldır ki iş dünyasında bir çok başarılı organizasyonlarda mevcuttur. Bu organizasyonlar son derece rekabetçi ve global yapılara sahip olabilirler. Ancak ilkeye göre bu organizasyonlar henüz kendi yeteneksizlik düzeyine erişmemiş insanlar tarafından yönetilmektedirler.
Bir gün bireyler kendi yeteneksizlik düzeylerine ulaştıklarında o başarılı organizasyonlarda iş dünyasından ayrılmak zorunda kalacaklardır.
Tüm organizasyonlar içerisinde yer alan insanları hızla yeteneksizlik düzeyine itme eğilimindedirler. Eğer insanların bir çekiş gücü var ise bu eğilim daha da hızlanacaktır. Çekiş gücü ,bir kişinin hiyerarşide kendisinin üstünde olan bir kişiye olan yakınlığıdır. Bu yakınlık akrabalık, hemşerilik, evlilik yada dostluğa dayanabilir. Organizasyon çekiş gücüne açık ise yeteneksiz insanların organizasyonu doldurma süresi çok daha hızlanacaktır. Çocukken hepimize büyüyünce ne olacağımız sorulurdu. Gelenek devam ediyor. Şimdi biz çocuklarımıza büyüyünce ne olmak istediklerini soruyoruz. Bazen de onları olmalarını istediğimiz yöne doğru yönlendiriyoruz. Eğer derslerine çok çalışırlarsa başarılı olacaklarını söylüyoruz. Teoriye göre de çok çalışırsak daha başarılı olacağımız ve daha yukarılara doğru daha hızlı tırmanacağımız bir gerçektir. Böylece kendi yeteneksizlik düzeyimize doğru daha erken varacağızdır. Bu noktada çok çalışmamak gerektiği şeklinde bir çelişki ortaya çıksa da teori bizim her zaman başarılı olduğumuz bir konumda çalışmamız gerektiğini öğütlemektedir. Mesela şirketimizde yeni işe giren bir pazarlama personelini ele alalım.İşinde elde ettiği tecrübelerin ve gösterdiği çabanın mükafatı olarak bu kişi bir müddet sonra boşalan şef pozisyonu için atanacaktır. Oysa bu kişi eski pozisyonunda başarılı ve şirketine de katma-değer sağlamaktadır. Şeflik pozisyonunda geçirilen birkaç yıl sonra muhtemelen müdür olacak ve yeterli zaman var ise genel müdürlüğe kadar ilerleyecektir.Sonuçta bu kişi kendi yeteneksizlik düzeyine doğru çekilecek ve orada duracaktır. Yazarlar hiyerarşilerin muhakkak bir bilim dalı olarak incelenmesi gerektiğini belirtmişler ve bu bilim dalınıda “hiyerarşiyoloji” olarak adlandırmışlardır.Kişiler bulundukları pozisyonlarda kendi beceriksizliklerinin bilincine varıyorlar mı?
Böyle bir durumda görev yetersizliğinin nedeni olarak kendi beceriksizliğini ve görev yeteneksizliği nedeni olarak da yükselmeyi gören kişi yoktur. İnsanlar kendi durumlarını kurtarmak için sürekli başkalarını suçlamaktadırlar. Organizasyonlar yeteneksiz insanlar ile doludur.Yeteneksiz insanlarda hiyeraşiyi oluştururlar. Çünkü şirketin çökmesi ile işsiz kalacaklarını bilirler ve hiyerarşinin sürmesi için ellerinden geleni yaparlar. Bunun sonucu organizasyona sürekli yeteneksizleri istihdam ederek sarmalı devam ettirirler.Bir yeteneksiz diğer yeteneksiz ile birleştiğinde toplamı yeteneksizliğe eşittir.
Ne yazık ki insanlar kendilerinin yeteneksiz olduklarının farkına varmazlar ve problemi hep kendileri dışında ararlar.Onlara göre kendileri dışındaki her kes yeteneksizdir. Ancak yan masada çalışan arkadaşıda onun yeteneksiz olduğunu düşünmektedir.Peter İlkesine göre insanlık er geç kendi yeteneksizlik düzeyine erişecektir.
4- Yaratıcı profesyoneller fark yaratırlar. Nasıl yaratıcı olacağız? Neden daha yaratıcı değiliz? (iki ilham verici video)

Dünyanın heryerinde , bireylerin Yaratıcılık yetileri , küçük yaşlarımızdan başlayarak "güneş çizerken mavi renk kullanılmaz" , " Bizim aileden müzisyen çıkmaz", "bunlarla uğraşacağına biraz İngilizce çalışsan şimdi konuşuyordun" benzeri tavırlar yüzünden, ulaşabileceği düzeyin çok altında kalıyor.
Şiir yazan, ressam olmak isteyen, bilgisayar oyunları, çizgi romanlar ile mutlu olan gençler hak ettikleri desteği, "bu işlerle uğrasanlar aç kalıyor" düşüncesi yüzünden, bulamıyorlar. Görkemli bir ağaç olmak varken, filizlendiği esnada ezilip giden bir çınarın "gölgesini" nasıl ki hiçbir zaman bilemeyeceksek, birçok bireyinde "yaratma potansiyelini" hiç farkına (ve tadına ) varamadan yok ediyor olabilir miyiz acaba ? Yaratıcılık, desteklendiğinde, bireylerin yaşam kalitesini, başarısını, özgüvenini olumlu etkileyen bir yeti. Bu gün, bizi, tüm diğer canlılardan farklı kılan bu yetinin, öğrenilebilir, öğretilebilir, geliştirilebilir olduğu biliniyor. Konu ile ilgili biraz merak, araştırma, gelişimin en doğru başlangıcı olabilir. Bu video, konuyu çok güzel özetliyor, Türkçeleştirmek, ve paylaşmaktan mutluluk duydum. Selim GeçitTekrar Yaratıcı Olmak İçin Geç Değil
Robert Winston - Yaratıcı Olduğumuzda Beynimizde Neler Oluyor ?
Ken Robinson’un farklılaşmanın zorluklarıyla ilgili izlenmesi önemli bir TED konuşması

Profen Türkiye işbirliğiyle hazırlanmış Liderliğin Esasları Profesyonel Gelişim Programı, varlığını iş dünyasında sürdüren her profesyonelin yaşam kalitesine katkıda bulunacak şekilde kurgulandı.

4 Gün süren program katılımcıların öz farkındalığını destekleyen kavramlara odaklanarak başlayıp, organizasyonun en tepesine çıktığımızda ihtiyacımız olacak yetkinliklerle odaklanarak bitiyor.

Selim Geçit
Atakan Dürgen
Merhaba, Bireysel katılım sağlayabiliyor muyuz? Eğer cevap evet ise en yakın zamanda başlayacak olan Business Review Workshop hakkında bilgilendirme alabilir miyim?