“TERBİYESİZ” DÜŞÜNME ALIŞKANLIKLARI

düşünme alışkanlıkları
düşünme alışkanlıkları

Kendimizle barışık olmak için bildiklerimize güvenmek ve sürekli yeni şeyler öğrenmek önemlidir.

SAPTAMA

Düşünme alışkanlıklarımızın en zararlı olanlarından biri; Bir olguyu öğrenip kullanmadığımızda, kısa zaman içerisinde büyük bir kısımını unutmamıza rağmen biliyor olduğumuzu düşünmeye devam etmemizdir .

Bir metaforla ifade edecek olursak; Söz konusu bilgi ile ilgili hafızamızın “arşiv odalarında” aynı isimle açılmış “FOLDER” duruyordur, ancak içi çoktan boşalmıştır .

FOLDER’ın varlığından haberdar olduğumuz için o bilgiye sahip olduğumuzu düşünür kendimizi kandırırız .

PROBLEM

Bu yanlış düşünme alışkanlığı yüzünden, unutulmuş bilgiyi içeren (mesela) bir kitapla karşılaştığımızda BEN BUNU BİLİYORUM diyerek yeniden öğrenmeyi denemez, o kitabı, ilgili bir makaleyi okumaya gerek/ihtiyaç duymayız.

Bilgimize güvenme alışkanılığımızı “bunu da biliyoruz, onu da biliyoruz” diyerek “yeni arkadaşlar” edinmemize izin vermeyen terbiyesiz ve kıskanç ve fakat hep yanımızda dolaşan, vazgeçemediğimiz bir arkadaşa benzetebiliriz.

SONUÇ

İnsanın potansiyel başarısıyla arasına giren en büyük tehlike hiç yanımızdan ayırmadığımız pek kıskanç TERBİYE EDİLMEMİŞ DÜŞÜNME ALIŞKANLIKLARIMIZ gibi gözüküyor.

İlham Kaynakları

Cehaleti Anlamak-

Cehalet muazzam boyutlardadır. Cehaletin her köşe başını tuttuğu gerçeğinden şüphe etmek, bizzat cehalete bir başka örnek olma riskine girmektir.

Bilinen metaforda "cehaletimiz ölçülemez, engin bir deniz; bilgimiz ise güven teşkil etmeyen küçük bir adadır." Hem insan ırkının tarihi hem de psikolojik araştırmalar bildiğimizi sandığımızdan da az şey bildiğimizi ortaya koymaktadır. Aslında cehaletimiz onu kavrayışımızın çok ötesindedir.

Cehalet dayanıklıdır. Israrcıdır. Sıklıkla alıntılanan şu Oscar Wilde cümlesinde olduğu gibi, belki de görünür kırılganlığıyla bizi uyuşturabilir; “Narin bir egzotik meyveye benzer cehalet; dokunduğunuz anda çiçekleri dökülür.”

En ufak bilgi karşısında boyun eğer ve yitip gider.

Gerçi bu yok oluşla dahi cehaletin nesli tükenmez. Çiçekleri hassas olabilir ama japon-sarmaşığı kadar sert bir türdür. Dünyanın her yanındaki zorunlu eğitime, yeni öğrenim metotlarına ve bilimdeki gelişmelere, bilgi depolama, bilgiye erişim ve bilgiyi yayma alanlarındaki nefes kesici yeteneklerimize rağmen, cehalet dimdik ayakta kalmayı sürdürür.

Dunning-Kruger Etkisi Danning-Kruger Sendromu

Dunning ve Kruger’in yaptığı araştırmada (1999) bir konu hakkında bilgi sahibi olmayan insanların bilgili olmadıkları konu hakkında kendilerini üstün gördükleri, diğer yandan ise bir konu hakkında bilgili olan insanların kendilerini oldukları seviyeden daha aşağıda gördükleri ortaya çıkarılmıştır.

Bilgisiz insanların gelecek ile ilgili öngörülerinin de yanlış analiz kabiliyetleri yüzünden zayıf olduğunu ve bunu anlayabilecek kapasiteye bile sahip olmadıklarını ortaya çıkaran araştırma, bilgili, sınırlarının farkında olan insanların ise geleceği yönelik doğru yargılama yapabildiğini iddia etmiştir. Kısaca araştırmada cehaletin, yani bilgisizliğin özgüveni bilgiden daha çok arttırdığı ortaya koyulmuştur.

Dunning-Kruger Etkisi

Dunning-Kruger Etkisi - selim geçit

Kaynak Makale

İnsanların kendi yeteneklerini değerlendirme konusunda kusurlu olmalarının "meta-cognition" yetisinin yokluğu ile açıklanabileceğini, keza “ortalama-üstü etkisi” denilen bir etkinin bu olumsuz durumda rol oynayabileceğini düşünen yazarlar; yetenek, meta-cognition ve şişirilmiş öz-değerlendirme ilişkisi bağlamında dört adet tahminde bulunmuşlar (hipotez geliştirmişler) ve bu tahminleri analitik yöntemlerle teste tâbi tutmuşlardır.

Bu hipotezler şöyledir:

1) Daha yetenekli arkadaşlarıyla karşılaştırıldığında görece daha az yetkin olan bireyler, nesnel ölçütler dâhilinde kendi beceri ve performanslarını olduğundan çok daha yüksek tahmin etmektedirler.

2) Daha az yetkin olan bireyler, meta-kognitif becerilerin yokluğundan da muzdariplerdir; öyle ki, bir yeteneği gördüklerinde, onu anlama konusunda daha yetkin arkadaşlarına nispetle daha az mahirdirler.

3) Daha az yetkin olan bireyler, sosyal mukayese bilgisi aracılığıyla kendi performanslarının gerçek seviyesini anlama konusunda daha yetkin arkadaşlarına göre daha az başarılıdırlar.

4) Daha az yetkin olan bireyler yine de kendi eksikliklerini anlayabilirler; ama bu -paradoksal biçimde- ancak onların daha yetkin hâle getirilmeleri ve meta-kognitif becerilerinin geliştirilmesiyle mümkündür.

kaynak makale

 

Okuma önerisi


Pearson Türkiye işbirliğiyle hazırlanmış Liderliğin Esasları Profesyonel Gelişim Programı, varlığını iş dünyasında sürdüren her profesyonelin yaşam kalitesine katkıda bulunacak şekilde kurgulandı.

İkişer günlük 3 modülden oluşan oturumlar bireyin öz farkındalığını destekleyen kavramlara odaklanarak başlayıp, organizasyonun en tepesinde ihtiyacımız olacak yetkinliklerle odaklanarak bitiyor.

0530 2901244
Selim Geçit